HAMİLELİK SIRASINDAKİ PSİKOLOJİK SIKINTISI

Hamilelik sırasındaki psikolojik sıkıntısı erken doğum riski ile ilişkili olup olmadığını araştırmaktır

Hamilelik sırasındaki psikolojik sıkıntısı erken doğum riski ile ilişkili olup olmadığını araştırmaktır. Çalışma, Aarhus Üniversite Hastanesi’nde gerçekleştirilmiştir. Araştırmada, 1 Ağustos 1989 ile 30 Eylül 1991 tarihleri arasında doğum öncesi bakım kliniğine başvuran ve tekil gebeliği olan 8719 kadın incelenmiştir. Bu kadınların 5872’si (%67) tüm anketleri tamamlamıştır.

Çalışma, tekrarlanan psikolojik sıkıntı ölçümleriyle ileriye dönük bir takip çalışması olarak tasarlanmıştır. Psikolojik sıkıntı, genel sağlık anketi kullanılarak değerlendirilmiştir. Erken doğum ise doğumdaki gebelik yaşının tahmini esas olarak erken ultrason ölçümlerine dayanarak belirlenmiştir.

Sonuçlar, gebeliğin 30. haftasındaki psikolojik sıkıntı ile erken doğum riski arasında bir doz-yanıt ilişkisi olduğunu göstermiştir. Yani, 30. haftada psikolojik sıkıntısı daha yüksek olan kadınların erken doğum riski daha fazla olmuştur. Ancak, 16. haftada ölçülen psikolojik sıkıntının erken doğum riski ile ilişkili olmadığı bulunmuştur.

Bu bulgular, hamilelik sürecindeki psikolojik sağlığın önemini vurgulamaktadır. Hamilelik döneminde psikolojik sıkıntı yaşayan kadınlar, erken doğum riski konusunda daha dikkatli olmalı ve gerekli destek ve tedaviyi almalıdır. Ancak, bu çalışmanın sınırlamaları da dikkate alınmalıdır ve daha fazla araştırma yapılması gerekmektedir.

Bulgulara göre, çalışmaya dahil olan 8719 kadının 197’si (%3.6) erken doğum yapmıştır (259 günden az). Araştırmada yapılan analizler, gebeliğin 30. haftasındaki psikolojik sıkıntı ile erken doğum riski arasında bir doz-yanıt ilişkisi olduğunu ortaya koymuştur. Yani, 30. haftada psikolojik sıkıntısı daha yüksek olan kadınların erken doğum riski de daha yüksek olmuştur. Ancak, 16. haftada ölçülen psikolojik sıkıntının erken doğum ile ilişkili olmadığı bulunmuştur.

Analizlerde, çok değişkenli lojistik regresyon modelleri kullanılarak karışıklık kontrolü sağlanmıştır. Ortaya çıkan sonuçlara göre, orta düzeyde psikolojik sıkıntıya sahip olan kadınların erken doğum riski düşük sıkıntıya sahip olanlara göre 1.22 kat daha fazla, yüksek düzeyde sıkıntıya sahip olan kadınların ise 1.75 kat daha fazla olduğu görülmüştür. Bu sonuçlar, gebeliğin ilerleyen dönemlerindeki psikolojik sıkıntının erken doğum riskini artırdığını göstermektedir.

Sonuç olarak, gelecekteki çalışmaların, geç gebelik döneminde psikolojik sıkıntıyı azaltma yollarına odaklanması önerilmektedir. Bu çalışmalar, hamile kadınların psikolojik sağlığını desteklemek ve erken doğum riskini azaltmak için girişimsel tedavi ve destek yöntemlerini değerlendirebilir. Ancak, bu çalışmanın sınırlamaları ve diğer faktörlerin de göz önünde bulundurulması gerektiği unutulmamalıdır.